Kenan’ı ilk tanıdığımda onun hakkında tek bildiğim şey bir yazılımcı olduğuydu. Şirkette farklı departmanlarda olduğumuz için kişisel olarak nasıl bir karaktere sahip, onu bilmiyordum. Nadiren olan şirket etkinliklerinden birinde sohbet ettiğimizde, ortak noktalarımızın farkına vardık ve o günden sonra daha çok birlikte zaman geçirdik. Ama onunla ilişkimin beni bu noktaya getireceğini hiç bilmiyordum.

Bana projesi hakkında ilk konuştuğunda bir restorandaydık. 6 ay önceydi sanırım. Karşımda gördüğüm adamla gurur duyuyordum. Hem şirkette yıldız gibi parlıyordu hem de yan projeler çıkarıyordu ortaya. Bunları yaparken beni dünyanın en şanslı kadını gibi hissettiriyordu. O sıralar aramızda bir şey olmamıştı ama bana ne kadar değer verdiğini hissettiriyordu. Aşık olmuştum o adama (hıçkırıklarını tutamaz ve bir süre ara verir).

Bana projeyi ilk anlattığında e-Devlet yapısına entegre edilecek ve vergi sistemini denetleyecek bir otomasyon hazırladıklarını söylemişti. O sırada ona inanmıştım. Şu anda da eminim ki o da anlattıklarına inanıyordu.

Projesinden bahsettikten sonra 1 ay ciddi zaman harcadı. Bu arada eskisi kadar sık görüşemedik ama görüştüğümüzde hep güzel zaman geçirdik. O sıralarda arkadaşlarımız bana Kenan’ı sormaya başladılar. Eskisine göre daha az mesai yaptığını ve motivasyonunun bozulmuş olması hakkında endişelendiklerini belirttiler. Onlara da Kenan’ı eskisi kadar sık görmediğimi, ne olduğunu bilmediğimi söyledim.

Kenan, projesine 1 ay harcadıktan sonra bana olup bitenleri anlattı. Bir ekiple hareket ettiğinden ve artık çok daha hızlı projeyi geliştirebileceğinden bahsetti. Onun adına heyecanlandım ama iş yerinde onun iş performansı hakkında endişeli olduklarını da söyledim. Bana verdiği cevap beklediğimden çok farklı oldu. Bana söyledikleri aklıma kazınmıştı:

“1 yıldır bu şirket için gecemi gündüzüme katıyorum. Her projeyi daha iyi hale getirip, şirketin kar etmesini sağlıyorum. Karşılığında hiçbir şey almıyorum. Ben onlara yeni bir proje fikriyle gittiğimde dosyaya bakıp incelemiyorlar bile. Ben de bundan sonra sözleşmemde yazandan fazla zaman harcamamaya karar verdim. Kendi projeme harcıyorum geri kalan zamanımı.”

Söylediklerini dinledikten sonra ona hak vermeden edemedim. Ama bu sırada etrafa saçtığı duygular öfke gibi hissettirmişti bana. Nitekim, gecenin geri kalanında ne kadar tatlı bir adam olduğunu hatırlattı. Artık hedeflerine güvenle yürüdüğünü ve daha fazla yanında olmamı istediğini söyledi. O günden itibaren arkadaştan daha fazlası olduk diyebilirim.

Bir su alabilir miyim?

– Tabi ki Beliz Hanım. Bu arada devlet hakkında düşüncelerini de paylaşıyor muydu sizinle?

Evet paylaşıyordu. Herkesle paylaşıyordu zaten. Şu anda iktidarın yönetim şeklini tartışmayan mı var? Medyadaki haberlere bakarak birbirimize yorum yaptığımız zamanlar oluyordu. Yönetimin ne kadar yozlaştığını, karar veren insanların paradan başka bir şey düşünmeden hareket ettiğini konuşuyorduk. Kenan tam da bundan dolayı böyle bir proje geliştirdiğini anlatıyordu hep.

– Ama bu projenin hiçbir zaman devletin gizli belgelerini basına sızdıracağından bahsetmedi. Öyle mi?

Hayır bahsetmedi. Bana anlattığı sıralarda hala olayın buralara geleceğini öngöremedi bence. Onun hayali, şirketlerin gelirlerini halka açık bir şekilde paylaştığı platformdan verileri daha büyük kitlelere duyuracak uygulama geliştirmekti.

Projeye başladıktan 3 ay sonra işten ayrıldı. Artık yatırımcısı olduğunu, tüm enerjisini projesine harcayacağını söyledi. Planlarına göre yeni yılda canlıya yetiştirebilirdi. Eğer proje yetişirse bu entegrasyonun e-Devlet’e eklenmesi için gerekli şartların sağlanacağı sözünü almıştı.

Bu süre içinde çok vakit geçirdik. Sık sık görüşüyorduk. Her görüşmemizde yaptığı teknik geliştirmelerden bahsediyordu. Yatırımcılardan hiç bahsetmiyordu. Her şey değişecek, ülkedeki yozlaşmanın teknolojiyle engellenebileceğinin kanıtı olacak bu proje diyordu. Bu başarılı olursa, başka yazılımcılarla yeni projeler geliştireceğini anlatıyordu. Ama son ana kadar devletin gizli belgelerinin ortaya saçılacağından bahsetmedi.

– Sonra biraz gecikmeyle 6 Şubat’ta canlıya çıktı proje. Bu arada Kenan Bey’i hiç görmediniz. Herkes üzerinize geldi. Siz de şaşkındınız. Bu adamın adını basında duymayı hayal ediyordunuz ama bu şekilde değildi tabi ki de. Sizi birkaç kez sorguya çağırdılar. Siz de bu hikayeden farklı bir hikaye anlatmadınız. Çünkü olanlar bunlardı. Peki şimdi ne yapmayı planlıyorsunuz?

Açıkçası bilmiyorum. Çalıştığım şirket beni bu şartlar altında kovacaktır diye tahmin ediyorum.

– Evet kovması da gerekir. Çünkü siz burnunuzun dibinde dönen dolabı fark edememişsiniz.

Ben o adamı seviyordum anlamıyor musunuz! Yaptığı teknik işlerin ne olduğunu bile dinlemiyordum. Sadece onun sesini dinliyordum. Ben ne bileyim yazılımı. Ben sadece reklamcıyım. (başını ellerinin arasına alıp, ağlar)

– Kovulunca ne yapacaksınız Beliz Hanım? Sizin gibi biri nasıl iş bulur?

Sanırım Freelance iş yaparım. Türkiye’de iş yapmam mümkün değil gibi görünüyor şimdilik. Ama yurtdışında insanlar sadece yaptığım işlere bakıyorlar. Sanırım bir süre uğraştıktan sonra Freelance işlerle hayatta kalabilir duruma gelirim.

– Beliz Hanım, gitmekte özgürsünüz. Görünen o ki sizler sadece hayaller kuran gençlermişsiniz. Ama perdenin arkasında dönen karanlık oyunlara hiç bakmaya bile tenezzül etmemişsiniz. Şimdilik serbestsiniz.

Teşekkürler. Siz de hikayemi bu kadar dikkatli dinleyen ilk kişisiniz. Umarım sizin gibi akıllı insanların sayısı artar bu görevlerde.