Çevresinde gördüğü olaylara ayak uydurmakta zorlanıyor, toplum içinde kendine bir yer bulmakta güçlük çekiyordu. Fırat, hep diğerlerinden farklı olduğunu düşünüyordu. Üniversite yıllarında izlediği filmlerin de etkisiyle kendini yollara atmıştı. 3 senedir yarı gezgin, yarı ameleydi. Gittiği yerlerde kısa süreli işler yapıyor, kazandığı parayla da olabildiğince uzun süre yaşıyordu. Çalıştığı zamanlarda biraz fazla çalışıyordu ama sorun değildi. Nasıl olsa istediği zaman bırakıp yeni maceralara atılacaktı.

Bu yolculuğa çıkarken bir yerlerde mahvolacağını, hatta belki de ölebileceğini düşünmesine rağmen, düşündüğü kadar zorlanmamıştı. Bir yere bağlı olmamanın hafifliği öyle rahatlatıcıydı ki hayatının en verimli yıllarını yaşıyordu resmen. Sürekli yeni fikirleri tecrübe ediyor, içinde bulunduğu ortamlarda eskiden hayal bile edemeyeceği şeyler öğreniyordu.

Fırat’ın bir evi yoktu. Bunun avantajlarını saymakla bitiremiyordu. Ne zaman konusu açılsa uzun uzun anlatıyordu. Onu en çok tatmin eden olay ise hiçbir yere vergi ödemiyor olmasıydı. Olmayan evinden, arabasından, maaşından ya da banka hesabından kimse vergi isteyemezdi sonuçta. Aldığı nefes için bir yerlere vergi borcu yazıldığının farkındaydı ayrıca. Ama bunu da umursamıyor, bulurlarsa alırlar diye düşünüyordu.

Hayatında başına gelen en güzel olay ise doktorun verdiği çürük raporu ile askerden muaf olmasıydı. Sürekli birilerinden kaçıyormuş hissiyle yaşamak istemiyordu. Raporun içeriğinde ise ayaklarındaki genetik sorunun askerlik yapmasına engel olması sebebiyle askerlik yapamayacağı yazıyordu. Şimdi ne kadar çok gezdiğini görseler, herhalde doktorun lisansını yırtarlardı.

Bazı zamanlarda acaba düzenli bir yaşam kursa nasıl olacağını hayal ediyordu. Tüm aşamaların o kadar net olması sinirlerini bozuyor, yılların geçişi gözünde canlanıyor ve sonunda torunlarını seven bir dede oluveriyordu. Sıkıcı… Yine torunlarını seven bir dede olabilir, fakat aradaki yıllarını monotonluk havuzundan bir kepçeyle etrafa saçmayacaktı o.

Ah otobüsler de kalkıyor. Hangisine bineceğine henüz karar vermedi. En iyisi nereye gittiğine bakmadan binmek. Bilinmezliğin çekiciliğinden hiç korkmamıştı Fırat. Bazen kadar, bazen de heyecan koydu adını. ama hiçbir zaman bir robot gibi aynı yolları yürümedi.