Bugün yine dışarı çıktım. Ama yine kafam iyi olduğu için herhangi biriyle iletişim kurmadım. Sanırım son zamanlarda biraz fazla ot içiyorum. Hayatımdaki değişikliklere ayak uydurmakta zorlandığımda biraz kendimle baş başa kalmak istiyorum sanırım.
– Nedir bu hayatındaki değişiklikler?
Her zaman değişiklik var mıydı yoksa ben mi artık bu değişimi çok net hissediyorum? Bu soruya son zamanlarda cevap vermek zorlaştı. Erkek arkadaşımdan ayrıldığımdan beri bende değişmekte olan her şeyi daha net görmeye başladım. Uzun bir ilişkinin bitmesi değişikliklerin ilki oldu diyebilirim.
Düşünsenize uzuuun zamandır hayatınızda birisi var. O kadar çok anı birlikte geçirmişsiniz ve yaşanılabilecek tecrübeleri tüketmişsiniz. Artık birlikte yapılması planlanan her şey “lame” geliyor. Öylesine sıkılmışsınız ki birbirinizden, küçük sorunlardan doğan kaoscuklar ilişkinizin tümü olmaya başlamış. İşte böyle bir şeyin ardından zincirlerinden kurtulmuş bir kuş gibi hissettim.
– Senin için zincirlerinden kurtulmuş bir kuş neyi temsil ediyor?
Çok uzun süre hapsolmuş kuş, özgür kalıp kanatlarını çırpmaya başladığında ne yapar? Ben de özgür bir kuş ne yaparsa onu yaptım. Hangi yolun benim yolum olduğunu anlamak için ilk yaptığım şey çılgınlar gibi kanat çırpıp, hayatı uçabilmenin özgürlüğünü yaşayarak deneyimlemek oldu.
Hayatın herkese sunduğu ama herkesin sadece ilgilendiği kadarını gördüğü deneyimleri keşfetmeye çok açıktım. Bir kısmını da deneyimledim. Yeni arkadaşlar, farklı ortamlar, önceden deneyimlemediğim uyuşturucular ve hiç denemediğim iş sektörleri.
Bu sırada karşıma özel birisi çıktı. Ya da özel olduğunu düşündüm o sırada. Çok da anlamı olmayan birkaç ilişkinin ardından, bulunduğu her anı özel bir hatıraya dönüştürme becerisi olan biri girmişti hayatıma. Sanırım bundan dolayı özel olduğunu düşünüyorum. Birlikte geçirdiğimiz zamanlar hep birimizin diğerini şaşırtmalarıyla geçiyordu. Ama bir yandan da enerjilerimiz o kadar uyumluydu ki her şey çok huzurlu, eğlenceli ve tehlikeli derece keyifliydi. Birlikte çok iyi bir çift imajı da çiziyorduk.
Ama sonra bir dejavuyu en başından yaşıyormuşum gibi hissiyatı kapladı benliğimi. Hem de o anki duygularla birlikte yaşıyordum bu dejavuyu. Her ne kadar ikimiz de tam anlamıyla kendimiz olarak ilişkide var olabiliyor olsak da günün birinde bu ilişkinin de ömrü uzadıkça beni bir kafese kapacağı hissinden kurtulamadığım bir an geldi.
Henüz cevaplamak zorunda olmadığım soruların cevaplarının bir an önce istendiği, gerilimin insanın şakaklarında hissedildiği ilk tartışmamızda, olmak istediğim kişinin bu ilişkiden zarar göreceği gerçeğini kabullendim. Artık bu ilişkinin hissettirdiği her şey bir anda yok olmuş gibiydi. Hayatımda hiç duyguların bu kadar yoğun bir şekilde akın edip, aynı yoğunlukta ortadan kaybolduğuna şahit olmamıştım.
Ayrılık konuşması da çok kısa bir süre sonra kendiliğinden ortaya çıkma durumunda kaldı. Medeni bir şekilde ilişkimize son verdiğimiz için memnum tabi. Kendimi açıklayabildiğim ve karşı tarafın da kendini açıklayabildiği bir konuşma oldu.
O sırada şu an anlattığım gibi berrak değildi olay. Hatta bir kısmını anlatırken yeniden yorumluyorum. Her şeyi bir saate sığdırıp anlatmaya çalışırken olayların arasındaki ortak noktalar kendiliğinden ortaya çıkıyor sanırım (hafifçe güler).
– O sırada şu anki kadar berrak görüyor olsaydın olayı, konuşmada kendini açıklamak için kullanır mıydın bunu? Yani anlatır mıydın aynen bu şekilde?
Bilmem anlatmazdım herhalde. Çünkü ben ilişkideki bir şeye anlam vermek ve sonra da onu çözmek istemiyordum. Ben milyonda bir ihtimalle beni mutsuzluğa götürme olasılığı olan yolculuktan sırf o ihtimal içinde mevcut diye vazgeçtim. Artık tek odaklandığım şey hala kanatlarımı çırpabiliyorken hangi yöne gideceğime karar vermek. Kendimi yeniden tanımak ve tanımlamak zorunda hissediyorum. Hayatımla ne yapacağıma karar vermem gereken zaman geldi bence. Bundan önce olmasa da olurdu. Ama şimdi zamanı geldi ve ben hayatımda biri olmadan bu kararı vermek zorundayım. Yoksa başka birinin kendisi için en doğru olan cevaplarını kendi sorularımda arayacağım.
– Kendini bu kadar güzel anlatabiliyor olman çok güzel bir şey Selin. Seansımızın da sonuna geliyoruz. Biraz toparlamak gerekirse, sen güçlü bir karaktere sahipsin. Geçmişinle ve bugününle barışıksın. Eminim hayatınla ne yapmak istediğine de karar vereceksin, bunları en iyi şekilde yapan kişi olmak için doğru adımları da atacaksın. Özgür bir ruha sahip olmanın getirdiği bazı zorluklar da yaşayacaksın elbette. Ama sen hayatın her anını bir anlamı olması için yaşayan birisin. Karşına çıkan yeni tecrübelere kucak açmaya devam et ve hiçbirinden korkma bence. Son bir sorum olacak sana eğer senin için uygunsa, kısaca cevaplamanı isteyeceğim.
Tabi ki de sorabilirsiniz.
– Hala kanatlarımı çırpabiliyorken dedin ya hani, kendini zamanla yarışıyormuş gibi hissediyor musun bu arada? Yani bazı tecrübelere yeterince zaman vermeden yoluna devam ediyor olabilir misin? Zaten zamanın kısıtlı olduğunun farkında olduğun için tecrübeleri tam anlamıyla özümsemeden “bu olmadı herhalde” diyerek geride bırakıyor olabilir misin?
Bilmem. Öyleyse bile kendimi en konforsuz hissettiğimde, hayatımda olmaması gereken şeyleri hayatımdan çıkarmam gerekir. Ben terlediğimde mutsuz oluyorsam neden fit olmak için spora gideyim yani?
– (Dişlerinin düzgünlüğü net şekilde görünecek şekilde gülümserken) Evet anlıyorum. O da senin hayata bakış açın. Bir sonraki seans için yine Perşembe saat 12:00 diyelim mi?
Olur. Görüşmek üzere. Teşekkürler.